Neden Blogger Bir Kadın?
Merhabalar sevgili okurlarım!
Bir blogger olarak karşınızda olmaktan dolayı son derece heyecanlıyım. Bu yüzden ilk paylaşımımı da nasıl ve neden blogger olmaya karar verdim bunu anlatarak yapmak istiyorum.
Çocukluğundan beri yazmaktan keyif alan ama bu konuda hiçbir zaman iddialı olmamış bir kadın olarak böyle bir adım atabilmem yıllarımı aldı.
Çocukken kendimi anlatmak istediğimde, hüznümü paylaşmaya ihtiyaç duyduğumda ve heyecanımdan içim içime sığmadığında hep uzun uzun yazılar yazar sonra da onları birinin görmesinden delice korkup yakıverirdim.
Sizin anlayacağınız yazdıklarımı birine gösterebilmek benim için o günden beri çok zor olmuştur. Ne zaman birileri yazılarımı okusa kalabalıklar önünde çırılçıplakmış gibi hissetmişimdir. Hatta üniversite zamanlarımda ödev olarak yazdığım yazıları bile teslim ederken acaba bir yerde hata yapmış mıyımdır diye korkudan avuçlarım terlerdi.

Kim bu blogger kadın?
Yazı yazmak dışında nasıl birisin derseniz biraz özetleyeyim. Uzun zamandır kendi başına olan bir kadınım, bakın yalnız demiyorum çünkü doğru bildiniz kedilerim var.
Hayatımın büyük kısmı işimden oluşuyor diyebiliriz. İşimle ilgili heyecanlı hiçbir şey yok. İyi bir üniversiteden, başarıyla mezun olmuş, akıcı İngilizce konuşabilen binlerce beyaz yakalıdan biriyim bende.
Daha genç zamanlarımda çok hareketli bir hayatımın olduğunu söyleyebilirim. How I Met Your Mother ile Kavak Yelleri arası bir lise-üniversite dönemim oldu. Bize o dönemde çok ekmek çıkacağına eminim.
İnsan ilişkilerinde hep başarılı olduğumu söyleyebilirim, sanırım empati yeteneğim oldukça kuvvetli. Bu sebeple insanlarla ilgili gözlerimden ve geçmişte yaşadığım anılardan çıkardığım derslerden bol bol bahsedeceğime inanıyorum.
Şimdilerde evden işe, işten eve bir hayatım var. Yaş almak mı yoksa pandemi sürecinde evde geçirdiğim zamana çok fazla alışmak mı beni bu hale getiri bilmem ama eskiden sosyal kelebek diye anılan ben artık bir ev kuşuyum.
Bence siz zaten ana fikri anladınız ama kısaca özetlemem gerekirse artık hayatımın heyecanı meyecanı yok!
Nasıl blog yazmaya karar verdim?
Dürüst olmam gerekirse o çocukluktan sonra da mükemmel olmayan bir eseri okuyucuyla buluşturma korkumda hiçbir değişiklik olmadı. Fakat gördüğünüz gibi bazen korkunun ecele faydası olmuyor.
Daha önce de söylediğim gibi uzun zamandır bir plaza çalışanıyım. Yine ofiste sıkıntıdan patlamak üzere olduğum bir günün sonunda, çocukluğumda olduğu gibi, içimi yazarak dökme isteği hasıl oldu. Hadi bakalım sürekli patrona çalıştığın yeter, biraz da kendin için bir şeyler yap dedim. Yarım saat sonra bir baktım blog ismine karar vermiş, mail adresi oluşturuyorum.
Yalan söylemeyeceğim, çocuk gibi heyecanlandım bir anda. Benden genç arkadaşlarıma beylik laflar ediyormuşum gibi gelmez umarım ama insanın otuza yaklaştıkça herhangi bir şeye heyecanlanma ihtimali de oldukça azalıyor. Bu sebeple kaç kişi görür, birileri okumaktan keyif alır mı, sevilir mi yoksa sevilmez mi bilemiyorum ama burası benim kendime uzun zamandır verdiğim en büyük hediye oldu.
Bu blogda neler var?
Peki biz şimdi bu blog sayfasında nelerle karşılaşacağız gibi bir soru gelebilir aklınıza. Açıkçası aynı soruyu ben de sordum kendime. “Ee” dedim “şimdi ne üzerine yazılar yazıyoruz?”. Biraz düşününce anladım ki rüzgar nereye götürürse ben de oraya gideceğim. “Hiç mi tahminin yok canım” demeyin, var tabi. Muhtemelen burada bol bol kadın erkek ilişkilerinden, dostluktan, farklı kültürlerden, ilginç konseptlerden ve zaman zaman da hayvanlardan bahsedeceğiz.
Hatta eğer teknik becerilerim izin verir de bir düzgün bir iletişim yolu oluşturabilirsem siz sevgili okurlarımdan da gelecekler konularla ilgili fikirlerimi beyan etmeyi çok isterim. Burada ne kendimi ne de sizi kısıtlamak istemem. Kısıtlı bilgimle bir fikir oluşturamayacağım herhangi bir konuda mutlaka Google yardımıma koşacaktır o yüzden hangi konu ilgimi veya ilginizi çekerse ondan bahsedeceğiz.
Bir Güzin abla değilim belki ama eğer içinizden gelir de anonim olarak bir konuda tavsiye almak isterseniz, o konuda oldukça iyi olduğumu iddia edebilirim.